Yalçın Sarıkaya: “Türkiyə türk dünyasının başı, Azərbaycan boğazı, Türküstan gövdəsidir”

Hazırda oxunan: Yalçın Sarıkaya: “Türkiyə türk dünyasının başı, Azərbaycan boğazı, Türküstan gövdəsidir”

48292

Qaradəniz Strateji Araşdırmalar Mərkəzinin rəhbəri Yalçın Sarıkaya Moderator.az-a eksklüziv müsahibə verib. Bölgədəki mövcud siyasi vəziyyəti şərh edən Y.Sarıkayanın maraqlı fikirlərlə zəngin müsahibəsini oxuculara təqdim edirik:

 

-Sizcə Qara dəniz hövzəsi ölkələri öz müqəddəratlarını özləri təyin etmək iqtidarındadırlarmı? Onların müsəqilliyinin çərçivələri məgər Rusiyanın iradəsinə bağlı deyilmi?

 

-Karadeniz Havzası ülkeleri tek merkezli ve ya tek bir siyasi çerçevede görülecek bir ülkeler grubu değil. Kıyıdaşlardan ikisi AB üyesi (Romanya ve Bulgaristan), üçü NATO üyesidir (Romanya, Bulgaristan ve Türkiye). Öte yandan Rusya, en önemli kıyıdaşlardan biri olarak, iki komşusu ile (Ukrayana ve Gürcistan) toprak/egemenlik merkezli ve askeri nitelikli ihtilaf halindedir. Havzaya biraz daha geniş perspektiften baktığımızda diğer KEİ ülkelerini görürüz ki bunlardan Ermenistan, komşusuna karşı saldırgan ve işgalci bir tutum içindedir. Karadeniz”™de işbirliği perspektifi, esas olarak Batı desteğiyle, Rusya onayıyla ve Türkiye”™nin öncü girişimleriyle ortaya çıkmıştı. Bugünkü tabloda, ne Batı”™nın ne de Rusya”™nın tek başına böylesine çeşitli öncelikleri ve hayati çıkarları birleştiren bir çatı olması mümkün görünmemektedir. 2008 Savaşı ve Kırım/Ukrayna krizlerinin ardından en büyük zararı ortak Karadeniz perspektifi ve bölgesel bütünleşme adımları görmüştür. Rusya bölgeyi en iyi tanıyan ve en büyük bölge gücü olarak yakın çevresine dönük yayılmacı ve cesur adımlar atsa da, bunun sürdürülebilirliği noktasında ciddi şüphem var. Mesela, Özi (Dinyeper) sınırına kadar ilerlese ve bu nehri yeni bir Doğu-Batı sınırına dönüştürse bundan memnun mu olacaktır? Transatlantik bloğa karşı küresel ekonomik yarışta nefesi nereye ulaşacaktır? Çin vizyonu, nüfus ve kültür bakımından ağırlığı Batı”™da olan koca bir devleti kavrayabilecek midir? Bu sorular ışığında şunu belirtmek gerekir ki, Karadeniz havzası ülkeleri için Moskova”™nın yeniden bir hâmi olması meselesi mevcut sorunların çözümü açısından bile kendi içinde pek çok problem barındırmaktadır.

 

-Türkiyə-Gürcüstan-Azərbaycan üçlüyü Rusiyanın Cənubi Qafqaz niyyətlərini neytrallaşdırmaq gücündədirmi?

 

-Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan üçlüsü toplumlar, hükümetler ve devlet/bürokrasi düzeyinde bu iradeyi samimiyetle sürdürürlerse, bu mümkündür. Ancak her üçünde de bu yönde kırılganlıklar olduğu da bir gerçek. Özellikle Türkiye ve Azerbaycan bu üçlü ilişkinin Rusya”™yı dışlayan ve ona karşı kurulmuş bir yapı olmadığını Moskova”™ya hissettirmeye çalışmaktadır. Gürcistan”™da da son seçimlerden sonra yaşanan gelişmeler, Tiflis”™in ne pahasına olursa olsun Batıcılık ve Rusya düşmanlığı etrafından şekillenen yeni bir Gürcü kimliği peşinde olmadığı anlamına geliyor. Rusya bunu anlamış olmalıdır. Rusya”™nın hem Doğu Avrupa hem de Kafkasya”™da çatışmaya angaje olması içeride yeni sıkıntıları beraberinde getirir. Türkiye ile Rusya arasında Karadeniz”™in güvenliği ve Boğazlar”™dan geçiş rejimi konusunda süre giden bir mutabakat var. Ukrayna krizi Türkiye”™nin bu konudaki tutumunu değiştirirse bölgede yeni krizler de yaşanabilir ve Rusya bunların olumsuz etkilerinden steril kalamaz.

 

-Türkiyə Avropa Birliyindən imtina edərək öz gələcəyini başqa bir formatda axtara bilərmi? Məsələn, Avroasiya İttifaqına qoşulmaqla, 5 türk cümhuriyyətini də ora cəlb etməklə böyük bir türk birliyinə nail olmuş olar.

 

-Kastettiğiniz Avrasya Ekonomik Birliği ise, bunun henüz sadece bir Türk devletini, Kazakistan”™ı bünyesinde barındıran ve imza edilmiş olmakla birlikte 2015”™te yürürlüğe girecek olan bir örgüt olduğunu hatırlatmak isterim. Türkmenistan, tarafsız olması nedeniyle muhtemelen üye olmayacaktır. Bu birliğin, AB”™nin eski Sovyet coğrafyasında Moskova merkezli bir taklidi olduğu açıktır. Ancak AB bir Ekonomik birlikten siyasal birliğe dönüşmüştür. Avrasya Ekonomik Birliği”™nin gerçekte ne kadar derin bir bütünleşme arzuladığı, hukuk sistemleri, eğitim sistemleri, vergi sistemleri gibi alanlar bakımından nasıl bir ortaklık vizyonu olduğu henüz net değil. Daha net olan Putin Rusya”™sının Kollektif Güvenlik Antlaşması Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliği”™ni birbirini tamamlayan ve BDT ana çatısını gerçek bir siyasal çatı olarak bunların tepesinde gören bir politika izlediğidir. Elbette Rusya gelişen ekonomisi ve meydana gelen güç boşlukları nedeniyle bu girişimlere yönelecektir. Türkiye için AB meselesi biraz daha karmaşık. Türkiye, AB kapısını NATO”™dan ve diğer Batılı uluslararası kuruluşlardan bağımsız telakki edemez. Türkiye”™nin Avrupa kıtasındaki topraklarından daha küçük birkaç tane Avrupa ülkesi var. Avrupa”™daki vatandaşlarının toplamı kadar nüfusu olmayan çok sayıda AB üyesi ülke var. Ticaretinin önemli bir kısmı Avrupa iledir. Ancak Türkiye”™yi idare edenlerin AB meselesini bir devlet politikası ve milli mesele olarak görmek ya da takdim etmekten vazgeçmesi gerektiğini düşünüyorum . Bununla birlikte, Türkiye”™nin tarihi seyrinin Doğu”™dan Batı”™ya doğru olduğu ve Batı”™da güçlü bir Türkiye”™nin Doğu milletleri için de güç kaynağı olduğunu unutmayalım. AB”™nin alternatifi özü itibariyle “Avrusya”ya dönüştürülmüş bir Avrasya Birliği değildir. Avrasya Birliği”™nin Türkiye”™ye böylesine bir eksen alternatifi oluşturması için Moskova”™nın daha gerçekçi ve samimi adımlar atması gerekir. Diğer bir deyişle, Türkiye böyle bir zeminde sıradan bir üye değil eşit bir kurucu ortak olursa belki bunun bir anlamı olabilir. Ne olacak, Türkiye 4 kardeşini yanına alıp onları Moskova etrafında yeniden Rusça konuşmaya, Rus gibi yaşamaya mı koşturacak? Türk dünyasında genel bir özgüven ve azim eksikliği var. Bu Türkiye”™de de Azerbaycan”™da da maalesef tesirli. Bir de şunu sormak gerekir: Rusya bugün bu girişimini toplumların, milletlerin arzuları çerçevesinde mi inşa ediyor, yoksa askeri ve ekonomik gücün çerçevesinde mi?

 

-Azərbaycan, Gürcüstan və Türkiyə NATO formatında mini-alyans yarada bilərmi? Bu alyans Cənubi Qafqazdakı təhlükəsizliyin qarantı rolunda çıxış edə bilərmi?

 

-Bu üç ülke arasında üçlü değil ama ikili (Türkiye-Azerbaycan, Azerbaycan-Gürcistan, Türkiye-Gürcistan) muhtelif savunma ilişkileri mevcut. Bunun dışında NATO PfP (Barış için Ortaklık) ilişkisi de var. Türkiye, Nahçıvan”™a komşudur ve Azerbaycan”™ın bu güzide bölgesinin statüsüne ilişkin bir tür garantörlüğü vardır. Benzer bir durum Batum ve Acara Özerk Cumhuriyeti için de söz konusudur. Bu üçlünün savunma ilişkilerini sürekli diri tutmaları bölgede istikrar için son derece önemlidir. Eğer NATO”™nun Ukrayna krizinde izlediği düşük profil sürerse Türkiye, burada NATO imkanları dışında yapabileceklerini de düşünmek zorunda kalacaktır.

 

-Azərbaycanda Gürcüstanı Azərbaycanın hulqumu adlandırırlar. Bəs bu geopolitik orqanizmdə Türkiyə hansı orqan rolunda çıxış edir?

 

-Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini mutlaka böyle anatomik bir benzetme ile izah etmek gerekirse, Türkiye”™yi Türk Dünyasının başına Azerbaycan”™ı boğazına, Türkistan”™ı gövdeye benzetmek mümkün olabilir. Gürcistan”™ın Azerbaycan için bir nefes borusu olduğu doğrudur. Ancak Gürcistan için de hem Azerbaycan hem de Türkiye çok daha büyük değerdedir. Azerbaycan”™ın Rusya ve İran kapıları da açık ve canlıdır. Elbette Bakü”™nün öncelikli tercihi Ankara”™dan yanadır. Türkiye”™nin de Kafkasya politikasının bir anlamı varsa bu Azerbaycan sayesindedir. 10 milyonluk Azerbaycan, Güney Kafkasya”™nın en büyük ülkesi, bütün Kafkasya”™nın en büyük halkıdır. 25 yıldır yaşananlar dünyaya şunu göstermiştir ki Türkiye”™de veya Azerbaycan”™da kim iş başında olursa olsun bu iki devletin kardeşliğini ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır.


© Materiallardan istifadə edərkən hiperlinklə istinad olunmalıdır.
Mətndə səhv varsa, onu qeyd edib ctrl + enter düyməsini basaraq bizə göndərin.

XƏBƏR LENTİ

Xəbərin mətnində orfoqrafik səhv var

Qeydinizi daxil edin