Bundan daha acı bir şey ola bilərmi?

Hazırda oxunan: Bundan daha acı bir şey ola bilərmi?

89708
(Ganire Paşayeva,"Allah,seven kalplerdedir" kitabından)

Benim “asırdan uzun gün”x9düm”¦ 
Dünyada en ağır şey hayatının anlamı saydığın insanı yitirmektir”¦
Ben onu birdenbire kaybettim ama buna hiç de hazır değildim”¦
Ellerimle yola saldığım babamın, bir gün sonra cenazesini karşıladım”¦
Dünyada en sevdiğin adamı kara toprağa vermekten daha dehşetli bir durum yoktur insan için”¦
Gözlerini hiç çekmeden en sevdiğin adamın cenazesine, buz gibi soğuk ve katı bedenine bakasın ve elinden de hiçbir şey gelmeye”¦ Bundan daha acı bir şey olabilir mi? 
Artık seni terk ettiğini anlamak istemezsin. Yokluğunu kabul edemezsin”¦ En dehşetlisi onu toprağa vermek istemezsin”¦
Onu toprağa bir gün sonra vermiştim”¦
Onun soğuk bedeniyle yan yana uzanmış, dertleşmiştim onunla. Gâh isyankârca, kadere başkaldırarak, gâh sessiz, sedasız, gözyaşlarımı akıtıp, için için ağlayarak “konuşuyordum”x9d onunla”¦
Bir gün boyunca, onunla veda konuşmasını bitirememiştim. O kadar güzel anılar bırakıp gitmişti ki, onları bir bir hatırlayarak yeniden yaşamış, bitirememiştim”¦
Bir gün boyunca onu toprağa terk etmem için bir sebep aramıştım, ailesine, evlatlarına karşı bir yanlışını bulmaya çalışmış ama bulamamıştım.
O bir gün boyunca onun soğuk yüzünü sıvazlamıştım. Soğuk sonbahar gününde, ellerimi ısıtıp onun yüzünü okşamıştım”¦ Dayanamaz bu acıma, dayanamaz ve belki geri döner, diye”¦
Ona sevdiği şiirleri okumuştum, sevdiği türküleri mırıldanmıştım, belki de beni bırakıp gitmez, diye”¦
Hiç durmadan ağlamıştım. Başka bir zaman olsa, benim bir damla gözyaşıma bile dayanamazdı. Belki beni gözü yaşlı böyle bırakmaz, diye ümit ediyordum.
İnanamamıştım öldüğüne”¦ Derin bir uykuya dalan -tıpta, nadir de olsa böyle durumlara rastlanır- ve öldü denilen insanlar, birkaç saat sonra yeniden hayata dönerler. Her geçen saat ümidimi tüketiyordu, saatler geçiyordu ama babamda ne bir ses vardı, ne de bir nefes”¦
O müthiş gün”¦ Ne doktorları dinliyordum, ne din adamlarını, ne yakınlarımı”¦ Onu toprağa vermek istemiyordum. “O, beni böyle kolayca terk etmezdi,”x9d diyordum. “O, beni böyle terk edemez, bana söz vermişti,”x9d diyordum.
Cengiz Aytmatov”™un “Asırdan Uzun Gün”x9d adlı romanında yaşıyordum sanki.
Nihayet, uykusuzluktan, devamlı ağrı ve acıdan, ah ve figandan sonra, gücüm kalmamış, galiba hem bedenen hem de ruhen çok yorulmuşum ki, gece yarısından sonra dalıp gitmişim.
Yanımdaydı”¦ Bana bakıyordu, gülümsüyordu, “gitmeliyim,”x9d diyordu, “sana söz, seni asla yalnız bırakmayacağım,”x9d diyordu”¦ Bu ne garip bir durumdu? Bir yandan beni terk ediyor, bir yandan da beni yalnız bırakmayacağına dair söz veriyordu! Ben okuduklarımla, öğrendiklerimle bu durumu yorumlayamıyordum.
Ertesi gün, bu dünyada en çok sevdiğim adamı, kendi ellerimle toprağa verdim. Ellerimle üstüne toprak da attım”¦ “Sen, babaların en güzeliydin”x9d dedim! Sonra da toprağa bakıp: “Mağrurlanma, sen, onu benden alamazsın!”x9d dedim. Çünkü sevgileriyle gönüllerde taht kuranları toprak alamıyor”¦ Işıklı hatıralarıyla hafızalara kazınan insanları toprak çürütemiyor. Onlar her zaman bizimle oluyorlar. Yanımızda olmasalar da biz onların sevgisini, şefkatini, desteğini hep yanımızda hissediyoruz. Hissediyoruz.
Bir haftadır kendimi çok kötü hissediyorum. Böyle anlarda ona daha çok ihtiyacım oluyor. Çünkü sağ olsa, onunla paylaşıyordum, sözleri, sevgisi ile bana güç veriyordu, kendimi daha güçlü hissediyordum.
Dün akşam uykuya dalmadan önce: “Sana çok ihtiyacım var,”x9d dedim. Geldi”¦ Geleceğini biliyordum. O her zamanki gibi en çok güvendiğim insandı. Gelmezlik etmezdi! Çocuk gibi seviniyordum. Geldi, dertleştim onunla”¦
Sabahleyin uykudan uyanınca, kendimi daha iyi hissettim. Aynada sacımı tararken, birkaç ağarmış tel ilişti gözüme”¦ Aslında yaşımız kaç olursa olsun, babamıza, annemize, hep bir çocuk gibi ihtiyacımız var.
Çünkü”¦
Allah”™tan sonra her zaman güvenebileceğimiz tek varlıktır onlar.
Ömürlerinin sonuna kadar bizi karşılıksız seven tek varlık onlar.
Yaşımız ne olursa olsun, her canımız yandığında, kederlendiğimizde, derde düştüğümüzde hiç utanmadan, sıkılmadan sığındığımız ve sığınmak istediğimiz esas varlıktır onlar.
Bizim için canını feda etmeye bile hazır, bizimle üzülüp, bizimle sevinen en güzel varlıktır onlar.
Onlar, annelerimiz ve babalarımızdır!
Yaşımız ne olursa olsun, yanlarında her zaman kendimizi çocuk gibi güvende hissettiğimiz varlıktır onlar”¦
Onlar, dünyadan göçüp giderken bile bizi yalnız bırakmayan yerleri doldurulamaz varlıklardır”¦
Onlar, annelerimiz ve babalarımızdır!
Yedi yıl oldu”¦
Ama o yine geldi”¦
Bana: “Sen benim en kıymetlimsin. Her şey daha güzel olacak. Unutma, ben yine geleceğim, ”x9ddiyordu.
Evlatlar olarak hepimiz onların değerini iyi bilmeliyiz. Bizde, “anneler günü, babalar günü”x9d yoktur. Türkiye”™deki gibi bizde de onlara özel bir günün, olmasını çok isterdim. Babalar günü! Anneler günü! Ama aslında yılın her günü babalar günü, anneler günü olmalıdır. Çünkü onlar çok özeldirler. Onlar Yaratandan sonra bizi karşılıksız, seven ve her ne olursa olsun bize sahip çıkan yüce varlıklardır. Onlar, yanlış yapsak da, başarısız olsak da, iyi günde de kötü günde de bize bütün varlıklarıyla sahip çıkan meleklerdir”¦
© Materiallardan istifadə edərkən hiperlinklə istinad olunmalıdır.
Mətndə səhv varsa, onu qeyd edib ctrl + enter düyməsini basaraq bizə göndərin.

XƏBƏR LENTİ

Xəbərin mətnində orfoqrafik səhv var

Qeydinizi daxil edin